Neden ÖTEKI MEDYA?
Anasayfa
Güncel
Medya Haberleri
Dosyalar
Medya`dan
Öteki Türkiye
Kültür-Sanat
Etkinlikler Takvimi
Linkler
ARSIV
e-Posta
|
|
Milliyet Operasyonun Perde Arkası
BİA Haber Merkezi - 01.03.2001
BİA- Milliyet
gazetesinde 28 Şubat 2001 Çarşamba günü, adları Milliyetle özdeşleşmiş pekçok
ünlü yazar ve çizerin işlerine son verildi.
Umur Talu, Doğan Heper, Yalçın Doğan, Bedri Koraman, Turhan Selçuk, Zeynep
Oral, Duygu Asena, Nilgün Cerrahoğlu, Şahin Alpay ve Yalım Eralap'in isimleri
anında internet sitelerinde yankılandı. Oysa başka isimler de vardı. Milliyet
Sanat'ta 40 yıllık emeği olan Akal Atilla , Sanat Servisinin şefi
Bülent Berkman , kulis köşesinin de yazarı ve deneyimli sanat muhabiri Ayça
Atikoğlu ile magazin servisinden İpek Durkal , yukarıdaki
isimlerle birlikte Milliyet'ten uzaklaştırılmışlardı.
İşlerine son verilen gazetecilerin pek çoğu Milliyet'te Abdi İpekçi zamanından
kalan ve onun çizgisini şu ya da bu şekilde de olsa sürdürmeye gayret
eden isimlerdi. Doğrudan sisteme muhalif olanlar yanında, iktidara gelen
hükümetlerle araya mesafe koymaya dikkat edenler vardı.
28 Şubat'ın "marka ismi" Çevik Bir, o dönemde Milliyet'e
gelerek "işten atın" ricasıyla Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak'a yedi
isim vermişti. Çevik Bir'in arzusu 28 Şubat'ın yıldönümünde üç isimle
yerine getiriliyordu: Umur Talu, Yalçın Doğan ve Nilgün Cerrahoğlu!
Umur Talu Çarşamba sabahı önce Bağcılar Adliyesi'ne gitmiş, sonra işe
gelmişti. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kayınbiraderi Ali Şenel'in
açtığı davanın duruşması vardı. Köşk'ün mutfağına hortum döşediği iddia
edilen Şenel'i eleştirdiği için Talu hakkında dava açılmıştı. Ara duruşmaydı,
Talu'yu henüz içeri atamamışlardı. Gazetesine döndü Milliyet'in
"yeni" Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yılmaz, eski genel yayın
yönetmenine "dışarı atıldığını" bildirdi!
Sonra aynı tebligatı sırasıyla Yalçın Doğan ve Doğan Heper'e de yaptı.
İşlerine son verilenlerin hepsi bu kadar "şanslı" değillerdi. Örneğin
gazetede yaklaşık yarım asır geçiren karikatürist Bedri Koraman ,
"atıldığımı internet sitelerinden öğrendim" diyordu.
Zeynep Oral ise mümkün olduğunca az gelmeye özen gösterdiği Doğan
Medya Center binasına "dayanışma" amacıyla uğramıştı. Milliyet'e
kesintisiz 33 yıl emek veren Zeynep Oral "operasyon gününü" şöyle
anlatıyordu:
- Umur'un çıkartıldığını duyunca hemen gazeteye gittim. Onun odasında
oturuyorum. Gençlerden biri odaya geldi ve 'geçmiş olsun abla' dedi. Sonra
bir başka arkadaş 'galiba sen de varsın, bir telefon et sor' deyince, Emre
Oral'ı (Yayın Koordinatörü) aradım. Bana 'Hayır abla öyle bir şey yok' diye
yanıt verdi. Ama dışardan arayıp işten atılmamla ilgili görüş isteyenler
giderek artıyordu. Ben de henüz atılmadığımı söylüyordum.
Zeynep Oral gazete içinde 3,5 - 4 saat uğraşıp sonuç alamayınca Mehmet
Yılmaz'ın odasına gidiyor . Sekreteri 'önemli bir toplantısı var' diyor. Oral,
'benim de işim önemli' diyerek Yılmaz'ın odasına giriyor:
- İşten çıkarıldığım doğru mu?
- Doğru!
Zeynep Oral dönüp arkasını çıkıyor. Milliyet'te her günü "doğru"ya
ulaşmak gayretiyle geçen onurlu 33 yıl, Yılmaz'ın ağzından çıkan buz gibi bir
"doğru" kelimesiyle sona eriyor.
Zeynep Oral'ın en çok üzüldüğü noktası ise internet sitelerine pompalanan "çok
para alıyorlardı" cümlesiydi. Bu konuda da şöyle diyordu:
- Tam 30 yıl 500 ile 700 dolar arasına denk düşen TL üzerinden ücret
aldım. Ancak, son üç yılda 1000 doların üzerine çıkabildim. Geçen ayki maaşım
1 milyar 500 bin lira idi.
Milliyet'in ilk kurulduğu günden itibaren gazete kadrosunda yer alan
Turhan Selçuk,(Yeni İstanbul, Akşam, Cumhuriyet'te geçen 7 yıl dışında)
41 yıl bu gazetede çizmişti. Şu anda dünyanın en usta karikatüristlerinden
biri olarak kabul edilen Selçuk, Mehmet Yılmaz'ın gazeteye gelmesinden sonra
istifa etmek istemiş. Ancak araya gazetenin sahibi Aydın Doğan
girerek bu istifayı önlemiş .
Turhan Selçuk, Cumhuriyet gazetesine geçmek üzereyken Aydın Doğan, İlhan
Selçuk aracılığıyla bu transferi durdurmuş. Amerika dönüşü üçlü yemek
sözü vererek, sorunu çözmüş!
Turhan Selçuk, Milliyet'ten ayrılmak istemesini Mehmet Yılmaz'ın
gazetecilik anlayışına bağlıyor:
- Milliyet'i yeniden yapacağım diye geldi, Sabah gazetesini kopya etti. Milliyet
okurları gazeteyi bırakıyor. Yılmaz gazetemizin canına okudu!..
İnsan hakları konusunda titizlenen yazılarıyla sisteme muhalif çizgide yer
alan Nilgün Cerrahoğlu, toplu işten çıkarmaları şöyle değerlendiriyor:
- Kendilerine göre bir dünya kuruyorlar, ona göre de bir gazete yapacaklar. Bu
dünyanın nasıl olduğunu anlamak için birinci sayfalara bakmak yeterli. Bekleyip
göreceğiz, zaman en iyi yargıçtır.
Duygu Asena ise çok farklı şeyler yaşıyordu. Milliyet 2000 gazetesi
kapatılınca onun da köşesi kaldırılmıştı. Köşesiz köşe yazarı olmak
istemiyordu. Bu nedenle Mehmet Yılmaz'a gidip şöyle diyordu:
- Bana köşemi vermeyeceksen, istifa edeyim.
Yılmaz'ın yanıtı da aynen şöyle olmuştu:
- Hayır, deli misin? Sen benim için de, gazete için de önemlisin. Çok
okunan biri olduğunu biliyorum. Bunları söylediğine inanamıyorum. Sana köşe
açacağım.
Çarşamba günü sekreteri "Mehmet Yılmaz görüşecek" deyince Asena'ın
aklından şu geçiyor:
- Herhalde köşemi verecek!?
Fakat Mehmet Yılmaz, Duygu Asena'nın işine son verdiğini bildiriyor. Asena
şimdi soruyor:
- Niye istifamı engelledi, anlamıyorum.
Yılların Milliyet'le özdeşmiş ismi Bedri Koraman, uzun zamandan beri
karikatür çizmiyordu. Son olarak Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kongresi'ne
gitmişti. Çizgi bandının ilk karesinde, 12 Eylül öncesi uğradığı silahlı
saldırıyı anımsayıp, "Kafama dayanmış namluyu hissetim "
diye çizince, bant karikatürü birinci sayfadan içeriye atılmış, boyutları da
bir hayli küçültülmüştü. O tarihten sonra da bir daha çizgileri Milliyet'in
sayfalarında yer almadı.
Koraman, BİA'ya yaptığı açıklamada yıllarını verdiği gazetesini sanki
kollamak ister gibiydi:
- Ben Milliyet'in Bedri'siydim. Gazetem beni böyle lanse etti. Yarım asırlık beraberliğimi bu şekilde
noktalarken kimseye kırgın, küskün ve dargın olmadığımı belirtmek isterim. Bugün
daha fazla konuşmak istemiyorum.
Milliyet'teki operasyon tek boyutlu değil... Bu yüzden de sadece Mehmet
Yılmaz'ın tasarrufu söz konusu olamaz. Aydın Doğan'ın onayı olmadan Mehmet
Yılmaz tarafından sandalyelerinin tozlarının bile alınamayacağı isimler var.
Milliyet bu operasyon sonrasında iktidar açısından "dikensiz gül
bahçesi" haline getirilmiş oluyor. İşten çıkartılan isimlerden Umur
Talu, Zeynep Oral, Duygu Asena, Nilgün Cerrahoğlu, Şahin Alpay, insan
hakları ve düşünce özgürlüğü gibi konularda "baş ağrısı" olacak
yazılar , diziler, haberler, yorumlar yazdılar.
Bu açıdan bakınca Milliyet'te sağ kalanlar için "bizimdir" denilebilir
mi?
Demokratik bir Türkiye olsun isteyenlerin sonu
ortada... Şimdi gel de yaz bakalım!
|
|
|